8 Mart Dünya Kadınlar Günü: Kadınlar Kazanacak, Emek Kazanacak

04.03.2024

"Günler Külkedisi gibi,

akşamları kömür yakıyoruz.

Hikâyeme bir hayat yazmak istiyorum,

ancak pek de inandırıcı olmayan..." Didem Madak

Günler, kadınların yaşam alanlarının giderek daraltıldığı, şiddetin ve sömürünün arttığı söylem, eylem ve politikalarla geçiyor. Kadınlar, külkedisi gibi çalıştırıldıkları esnek ve güvencesiz çalışma ve yaşam alanlarına itildikleri güncel koşullarda, “pek de inandırıcı olmayan” eşitlik söylemleri ve politikalarla evde, işte ve sokakta, yani kısacası hayatın her alanında eşitsizliğin, gericiliğin, sömürünün ve şiddetin sardığı bir hayata mahkûm edilmek isteniyor. Ama verili bir hikâyede figüran olarak ömür tüketmek yerine artık kendi hikâyelerini yazmak, iradelerini hiçe sayan sisteme dur demek karalılığı ve iradesi de burada orta yerde duruyor!

Yüzyıllardır kapitalizmin ve erkek egemenliğinin yarattığı güvencesizliği, yoksulluğu, işsizliği, şiddetin her türlüsünü, savaşı, ırkçılığı ve militarizmi en yoğun ve en ağır biçimiyle kadınlar yaşıyor. Özellikle de küresel ekonomik krizler ve gerici iktidarlar nedeniyle giderek daha da tırmanan her türlü sömürü, baskı ve şiddet nedeniyle kadınlar "ucuz emek - kutsanmış annelik" rolleri arasında kıstırılmaya çalışılıyor.

8 Mart, işte bu kıstırılmışlığa, zorlu yaşam koşullarının dayatmalarına, toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, güvencesiz çalışmaya, ücret eşitsizliğine bir tepki olarak; boyun eğen değil, başkaldıran kadınların mücadelesiyle doğdu ve çoğalarak büyüyor.

Bugün kadınlar çalışma hayatında “ikincil emek” olarak görülürken güvencesiz istihdam biçimleri ile karar mekanizmalarından dışlanmalarına, yükselmelerinin engellenmesine, eşit işe eşit ücret alamamalarına ve yok sayılmalarına neden olan tüm uygulamalara karşı sesini yükseltiyor, mücadele ediyor.

Bu topraklarda kadın erkek eşitliğinin sağlanması için daha çok yolumuz var, biliyoruz; her gün meşru gösterilen, teşvik edilen sudan sebeplerle kadınlar öldürülüyor, tecavüze uğruyor, yoksullukla terbiye edilmeye, sosyal hakları ellerinden alınarak ve güvencesiz koşullarda çalışmaya zorlanarak bastırılmaya kamusal alandan ev içlerine çekilmeye zorlanıyor.

Bu koşullarda, özellikle de can güvenlikleri yokken kadınların bu gidişe dur demekten, birlikte mücadele etmekten başka bir seçeneği yoktur! Çünkü 8 Mart, "Dünya Kadınlar Günü" sadece işçi kadınların ekonomik ve politik haklarıyla ilgili bir gün değil, aynı zamanda kadınların dayanışma günüdür.

DİSK/Genel-İş’li kadınlar, kazanılmış haklarımıza saldırıların arttığı bu ortamda evde, sokakta, işyerlerinde, sendikalarda; toplumun her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanmasına yönelik politikaların geliştirilmesi ve uygulanması için, eşit, özgür ve şiddetsiz bir yaşamın kurulması için verdiği mücadeleyi yükselterek sürdürecektir.

Kadınlar kazanacak, emek kazanacak!                                                                                  

Hayatlarımızı değersizleştirmeye çalışan, bizi yok saymaya, sindirmeye, toplumsal cinsiyet rolleriyle kuşatmaya çalışanlara inat bizler; fiziksel, psikolojik ve ekonomik şiddete karşı mücadele etmeye, eşdeğerde işe eşit ücret için, ev ve bakım işlerinin emek politikalarına dahil edilmesi için, toplu sözleşmelere kadın taleplerinin yansıtılması ve işyerlerinde cinsel tacize ve baskıya maruz kalmamak için, bu 8 Mart’ta da her 8 Mart’ta olduğu gibi boyun eğmeyeceğimizi haykırmaya devam edeceğiz.

Haklarımız için, eşitlik için, insanca bir yaşam için mücadele edecek, dayanışmanın ve birlik olmanın gücünü büyüteceğiz. Eşit ve adil bir dünya bizim ellerimizdedir. Bu nedenle, alanlarda, meydanlarda taleplerimizi haykırmaya devam edeceğiz.

Yaşasın kadın dayanışması diyor ve uğruna mücadeleden vazgeçmeyeceğimiz taleplerimizi yineliyoruz:

  • Çalışma hayatında kadına yönelik her türlü ayrımcılık terk edilmeli, esnek çalışma biçimlerine, cinsiyetçi iş bölümüne, ücret eşitsizliğine son verilmeli, güvenceli, düzenli işler yaratılmalıdır.
  • Yetki ve karar mekanizmalarında eşit temsiliyetin hayata geçmesi sağlanmalıdır.
  • Kadın istihdamın önündeki engellerden olan çocuk, hasta, yaşlı, engelli bakımı kamusal hizmet olarak sunulmalı, ev işlerini kadının üstünden alacak sosyal politikalar uygulanmalıdır.
  • 8 Mart kadınlar için ücretli izin günü sayılmalıdır.
  • Kadınlar örgütlenmeleri önündeki engeller kaldırılmalıdır.
  • 25 Haziran 2021’de yürürlüğe giren ILO’nun 190 sayılı Şiddet ve Taciz Sözleşmesi’nin Türkiye Hükümeti tarafından onaylanmalı ve etkin bir biçimde uygulanmalıdır.
  • İstanbul Sözleşmesi ve 6284 sayılı Yasa etkin bir biçimde uygulanmalıdır.
  • Toplumsal cinsiyet temelli suçlarda, kadın cinayetlerinde cinsiyetçi iyi hal, tahrik indirimi gibi uygulamalardan vazgeçilmelidir.
  • Kadın istihdamını artırmak için önerilen esnek çalışma biçimleri yerine kadınlar için tam zamanlı ve güvenceli istihdam olanaklarının yaratılmalı, çalışma sürelerinin kısaltılmalıdır.