DİSK/Genel-İş Genel Yönetim Kurulunun Açıklamasıdır
Son günlerde DİSK’in Genel Merkezinin İstanbul’dan Ankara’ya taşınması kararına yönelik kamuoyunda ve örgüt içinde çeşitli tartışmalar yürütülmektedir. Bu tartışmaların bazıları maalesef hem DİSK tarihine hem de sendikal demokrasinin temel ilkelerine aykırı değerlendirmeler içermektedir.
Genel-İş Sendikası olarak hem tarihe hem tüzüğe hem de bugünün sınıf gerçekliğine dayanan bu kararın nedenlerini kamuoyuna açıklama sorumluluğu duyuyoruz.
1- Tarihsel Gerçek: 12 Eylül Öncesinde DİSK Ankara’ya Taşınma Kararı Almıştır
DİSK’in Ankara’ya taşınması yeni bir tartışma değildir. Haziran 1980’de yapılan 7. Genel Kurul, açık ve net bir şekilde DİSK’in Ankara’ya taşınmasına karar vermiştir. Bu kararın altında DİSK’in efsanevi Genel Başkanı Abdullah Baştürk ile DİSK’e bağlı sendikaların imzaları vardır. O dönemde Genel-İş Sendikası’nın katkılarıyla Ankara’da DİSK için bir genel merkez binası hazırlanmıştı ancak 12 Eylül faşist darbesi bu taşınmayı engelledi. DİSK’in faaliyetleri durduruldu, DİSK Genel Merkezi olacak bina da dahil tüm mal varlıklarına el konuldu.
DİSK ve DİSK’e bağlı sendika yöneticileri, Abdullah Baştürk ve yol arkadaşları tutuklandı, cezaevlerine atıldı. Ne yazık ki bugün DİSK’in taşınmasına karşı çıkanlar arasında bu tarihsel gerçeği görmezden gelen ve Baştürk’ün koltuğunda oturmuş bazı eski DİSK Genel Başkanları da bulunuyor. Bu tarihsel gerçeği ise bilinçli biçimde yok sayıyorlar.
Unutulmamalıdır ki; 1980’de DİSK’in en üst karar organı olan Genel Kurul’un iradesini yok saymak, DİSK tarihine saygısızlıktır.
Bürokrasi ve devletle yakınlaşma yakıştırması son derece asılsız ve haksız bir ithamdır. 12 Eylül generalleri bile DİSK’in Ankara’ya gelmesini “devletle yakınlaşma” olarak değil, kendi iktidarları için büyük bir tehdit olarak görmüştür. Eğer Ankara’ya taşınmak “yön değişikliği veya sisteme uyum” anlamına gelseydi; 12 Eylül generalleri DİSK’in Ankara’ya taşınmasından rahatsız olmaz, genel merkez binasına el koymaz, binayı Anayasa Mahkemesi yapmaz, DİSK’in faaliyetlerini durdurmazdı.
Bugün gerçekleştirilen taşınma bu yönüyle de 12 Eylül’ün yarım bıraktığı taşınma sürecinin gecikmiş de olsa tamamlanmasıdır.
2- Tüzüksel Gerçek: 16. Genel Kurul Taşınma Kararını Yeniden Oylamıştır
DİSK’in Ankara’ya taşınması yalnızca 1980 Genel Kurulu kararı değildir.
2020 yılında yapılan 16. Genel Kurul, Genel-İş’in de aralarında bulunduğu DİSK’e bağlı 16 sendikanın genel başkanlarının da imzaladığı bir önergeyle taşınma kararını yeniden tartışmış, oylamış ve üçte iki çoğunlukla kabul etmiştir. Bu karar, DİSK tüzüğüne bir hüküm olarak işlenmiştir.
Ayrıca 2024 Şubat ayında yapılan 17. Genel Kurul da tüzüğün tamamını, bu madde de dâhil olmak üzere oybirliğiyle onaylamıştır. Tüzük, DİSK’in anayasasıdır.
Bu tüzük yürürlükte olduğu sürece DİSK Genel Yönetim Kurulunun ve tüm sendikaların görevi bu kararı uygulamaktır, DİSK’in tüzüğüne ve Genel Kurul iradesine saygı duymaktır. Alınmış bir Genel Kurul kararı ortadayken “karara katılmıyorum” demek, “Genel Kurul kararını tanımıyorum” demektir. Genel Kurul kararını tanımamak ise sendikal demokrasiye ve birlikte mücadele ruhuna tamamen aykırıdır.
3- Sınıfsal Gerçek: DİSK Tüm Türkiye İşçi Sınıfının Konfederasyonudur
Taşınma, Genel Kurul kararıdır. Bu kararın dayanakları vardır ve bu karar sadece bir oylama sonucundan da ibaret değildir. İstanbul, elbette DİSK’in hafızasıdır: 1961 Saraçhane, 1963 Kavel, 1966 Paşabahçe, 1968 Derby işgali, 1970 yılı 15-16 Haziran direnişi, 1976 - 1977 yıllarındaki 1 Mayıslar… Bu geçmiş hepimizin ortak değeridir. Kimse bunu tartışma konusu yapmamaktadır. Ancak ülkemizde artık üretim haritası ve işçi sınıfının dağılımı değişmiştir. Bugün DİSK’e bağlı sendikaların üyeleri; Marmara’da, Ege’de, Akdeniz’de, İç Anadolu’da, Doğu’da, Karadeniz’de, büyükşehirlerde, Anadolu’nun sanayi kentlerinde, hizmet sektörünün hızla büyüdüğü metropollerde çalışmaktadır. Türkiye’de istihdam yapısı 1970’lerdekinden farklıdır. Türkiye işçi sınıfı sanayi üretiminin yanı sıra büyük kısmı artık hizmet sektöründe, lojistikte, inşaatta, belediyelerde, sağlık ve eğitimde, depolarda, zincir marketlerde, AVM’lerde, büro işlerinde çalışmaktadır.
DİSK’in de tüm Türkiye’ye eşit mesafeden seslenmesi zorunluluktur. Ankara bu bakımdan da işçi hareketinin, gençlik hareketinin, kamu emekçilerinin, kitlesel mitinglerin, demokrasi mücadelesinin merkezidir. “DİSK köklerinden kopuyor” ifadesi asla kabul edilemez. Ankara’ya taşınmak İstanbul’dan kopmak değildir; İstanbul da dahil, Edirne’den Hakkari’ye, Mersin’den Samsun’a, İzmir’den Gaziantep’e ve Artvin’e kadar tüm işçi sınıfına eşit mesafeden seslenebilme iradesidir.
Konfederasyon ile Sendikaların Görev, Yetki ve Sorumlulukları Birbiriyle Karıştırılmamalıdır!
Konfederasyonlara bağlı sendikaların temel görevi işyerlerinde örgütlenmek iken Konfederasyonumuz DİSK’in görevi tüm işkollarında örgütlenmenin önündeki engelleri kaldırmak ve işçi sınıfının hak ve talepleri için mücadele zeminini güçlendirmektir. DİSK’e bağlı sendikalar genel merkezleri, şubeleri, temsilcilikleri ve binlerce üyesiyle İstanbul dahil olmak üzere tüm illerde emek ve demokrasi mücadelesini sürdürmeye devam edecektir.
Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de başkentler işçi sınıfının mücadele merkezi olarak toplumsal hafızalara kazınmıştır. Devlet kurumlarından parlamento ve bakanlıklara, siyasi parti merkezlerinden konfederasyon merkezlerine, uluslararası kuruluşlardan STK merkezlerine kadar başkentlerde konumlanmış olması bir tercihten öte hayatın olağan akışının bir sonucudur. Bu nedenle de Konfederasyonumuzun kurumsal faaliyetlerinin çok büyük bir bölümü dün olduğu gibi bugün de başkent Ankara’da yerine getirilmektedir. Konfederasyon merkezimizin Ankara’ya taşınması bu yönüyle sokakta ve işyerlerinde sürdürdüğümüz mücadelenin politik ve sendikal etki gücünü geliştirmeyi de amaçlamaktadır.
4- Taşınmaya Karşı Olmak veya Eleştirmek Demokratik Bir Haktır, Ancak!..
Şüphesiz herkesin eleştiri hakkı vardır. Ama genel kurulda taşınma önergesine imza verip ardından bu önergeye imza vermemiş gibi davranmak kabul edilemez. 16. Genel Kurul’da taşınma önergesine imza atan bazı sendika genel başkanlarının imzaları ortadayken aynı genel başkanlar ve aynı sendikaların bugün tam tersi bir tutum ve söylem içerisinde olması sendikal sorumlulukla bağdaşmaz.
Genel-İş, DİSK’in en büyük sendikasıdır. Haliyle delege çoğunluğuna da sahiptir. Ancak Genel-İş, hiçbir zaman Genel Kurullarda delege hesabı yapmamıştır. Her zaman DİSK’in birliği, bütünlüğü ve çıkarlarını esas almıştır, her zaman fedakârlıklar yapmıştır. Genel-İş, delege sayısı ve çoğunluğu üzerinden hiç hesap yapmamış, Genel Yönetim Kurullarında Genel Başkanlık ve Genel Sekreterlik gibi taleplerde bulunmamıştır.
Bizler, DİSK’e bağlı tüm sendikaların örgütlenme çalışmalarını güçlendirmeleri yönünde her zaman dayanışmadan yana olduk; talep edilen hiçbir desteği geri çevirmedik. Buna karşın Genel-İş Sendikası’nın büyümesinden ve güçlenmesinden rahatsızlık duyanlara şunu öneririz: İşkollarında milyonlarca işçi bulunuyor. Örgütlenme, tüm sendikalar için açık ve meşru bir imkândır. Hep beraber örgütlenelim, DİSK’i daha da büyütelim.
DİSK’in büyümesi; DİSK’e bağlı bütün sendikaların işyerlerinde işçilerle buluşması, işçi sınıfının sorun ve talepleri için hiç durmadan çalışması ve mücadele etmesiyle mümkündür. DİSK olarak maalesef bugün tüm işkollarında yetkili sendikalar düzeyine ulaşmış değiliz. Bu nedenle DİSK’e bağlı tüm üye sendikaları asli ve en önemli görevimiz olan örgütlenme çalışmalarını güçlendirmeye ve sorumluluk bilinciyle hareket etmeye davet ediyoruz.
5- Genel İş Sendikası Olarak Tavrımız Açıktır
Genel-İş, işçi sendikaları arasında Türkiye’nin 4’üncü, DİSK’in de en büyük sendikasıdır. Sendikamız yalnız İstanbul’da değil; Artvin’den Muğla’ya, Edirne’den Hakkari’ye kadar tüm ülkede örgütlüdür ve tüm ülkede hem emek hem de demokrasi mücadelesi yürütmektedir.
Bu mücadeleyi yürüten üyeler DİSK üyesidir ve yıllardır “DİSK Genel Merkezi Ankara’da olsun, merkezde olsun, merkezimize daha yakın olalım” talebini dile getirmişlerdir. Nihayetinde bu talep, DİSK in 16. Genel Kurulunda karara dönüşmüştür.
DİSK’in Ankara’ya taşınması kararı, 12 Eylül’ün yasaklarına, sendikalara yönelik kapatma girişimlerine, emek düşmanı otoriter siyasal düzene verilen tarihsel ve güncel bir cevaptır. Bu karar DİSK’in çizgisine, DİSK’in ilkelerine, DİSK’in mücadele mirasına ve Türkiye işçi sınıfının güncel ihtiyaçlarına uygundur.
Sonuç: DİSK’in Yolu da Yönü de Bellidir
Genel Merkez binası nerede olursa olsun; DİSK’in yönü bellidir, bu yön sömürüye karşı işçi sınıfının birliğini büyütmektir.
DİSK’in yolu bellidir; bu yol demokratik, laik, eşitlikçi bir ülke mücadelesini yükseltmektir. Ankara’ya taşınmak, bu yolun ve yönün doğal bir sonucudur.
Genel-İş Sendikası olarak, DİSK’in Ankara’ya taşınmasını hem tarihsel hem tüzüksel hem de sınıfsal bir zorunluluk olarak görüyoruz. Bu kararın arkasında en kararlı şekilde duruyoruz. DİSK’in mücadelesini tüm ülkeye yayma iradesini sonuna kadar destekliyoruz ve bir kez daha ilan ediyoruz: DİSK bir adresten ibaret değildir. Nerede üretim varsa, nerede bir işyeri varsa, nerede emek varsa, nerede sömürü varsa, nerede iş cinayetleri varsa ve nerede DİSK’e ihtiyaç varsa DİSK oradadır.
Çünkü DİSK tüm Türkiye işçi sınıfı için vardır ve DİSK işçi sınıfı için bir umuttur.
DİSK işyerlerinde büyüyecek ve güçlenecek, Türkiye’nin dört bir yanında emek ve demokrasi mücadelesinin öncüsü olmaya devam edecektir.
DİSK / Genel-İş
Genel Yönetim Kurulu