ENGLISH

El Konulan Arazimiz İçin Danıştay'a Başvurduk

18/02/2020

Urla’da el konulan arazimizle ilgili DİSK/Genel-İş Genel Yönetim Kurulu adına Genel Başkanımız Remzi Çalışkan bir basın açıklaması yaptı.

Açıklamanın tam metni şöyle:
Basına ve Kamuoyuna

25 Ocak tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Cumhurbaşkanlığı kararı ile Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi kapsamında Çeşme- Urla hattında sendikamızın da aralarında bulunduğu bir kısım yurttaşlara ait taşınmazlara acele kamulaştırma işlemi yapılmıştır. İşçilere tatil yeri yapmak üzere 1975 yılında sendikaya kazandırılan İzmir Urla Zeytineli köyü Böğürtlen mevkiindeki taşınmazımıza hukuk dışı el konulduğunu, bu işleme karşı her türlü hukuk mücadelesi vereceğimizi ifade etmiştik.

Sendikamız 17 Şubat tarihi itibariyle bu işlemin öncelikle yürürlüğünün durdurulması ve yargılama sonunda iptali için Danıştay’a başvurmuştur. Üyelerimiz için alınan bu taşınmazların mülkiyet hakkına yönelik söz konusu müdahale Sendika ve üyeleri için maddi değerinden daha fazla manevi açıdan önem taşımaktadır.

Çünkü üyelerimiz çöp, kent temizliği, kanalizasyon gibi son derece ağır kamu hizmetlerini yerine getiren, dar gelirli emekçilerdir. Hesaplamalara göre ülkemizde tahsil edilen gelir vergisinin %68’i çalışanların ücretlerinden yapılan tevkifatlardan oluşmaktadır. Bu gelirler kurumlar vergisinin iki katından fazladır. Bir başka deyişle çalışanlar üzerindeki vergi yükü şirketler, holdingler ve işverenlerin vergi yükünün iki katıdır.

Gelir vergisi yükünün %68’ini sırtında taşıyan ücretli kesim içinde yer alan üyelerimiz kendi alın teri ile kazandırdıkları bu gayrimenkullerde rahat etme ve tatil yapmayı herkesten çok hak etmektedirler. Çöp, yol, temizlik hizmetleri ya da kanalizasyon gibi çok ağır kamu hizmetlerinde çalışan işçilerin alın terinden oluşan değerlerle satın alınmış bu gayrimenkullerin kullanımı da bu işçilerin hakkıdır. İdarenin bütün işlemleri kamu yararını gözetmek zorundadır. Söz konusu gayrimenkulden işçilerin yararlanması, yukarıda açıkladığımız nedenler göz önüne alındığında kamu yararının bizzat tarifini oluşturmaktadır.

Kanımızca şimdi yargının tartışması ve sonuçlandırması gereken bir kamu yararı nitelemesi söz konusudur:

Bir yanda marinalar, golf sahaları, villalar, eğlence adaları, koylar arası kanallar için acele kamulaştırma işlemi, bir yanda yıllar önce alın teriyle edinilmiş ve dinlenme hakkını temsil eden değer.

Bir yanda geniş halk kesiminden işçilerin tatil hakkı, diğer yanda asla onların yararlanamayacakları golf sahaları, villalar, eğlence adaları, koylar arası kanallardan oluşacak bir kompleks.

Tercihi, gelir vergisi yükünün %68’ini çeken bir kesime ait bir değer için mi kullanmalı, yoksa onların asla erişemeyecekleri bir lüks mü kamu yararı sayılmalıdır.
Kamu yararı hangisidir? Köylülerin babadan atadan beri kendilerine yurt olmuş topraklarından olması mı?

Ya da çevresel faktörler, golf sahalarının çimlerine harcanacak yer altı suları, geleceğimizi oluşturan çocuklarımızdan çalınması mıdır? Yargı tercihte bulunacaktır.

Anayasamızın 2. maddesinde yazılanların gerçek olup olmadığına; marinalar, golf alanları, koylar arasında kanallar, eğlence alanları yapılmak üzere kamulaştırma yapılmasının gerekip gerekmediğine; bu kamulaştırmanın acele olup olmayacağına, özel şirketlerin rant alanı için yurttaşların malına el koymak gerekip gerekmediğine artık Yargı karar verecektir. Sendikamız da sonuna kadar sürecin takipçisi olacaktır.