Yolların, Yolculukların ve Varışların Mimarı: Ulaşım İşçileri

05/01/2023

Kentlerde artan nüfusla birlikte şehir içi toplu ulaşımın her geçen gün biraz daha önemli hale geldiği günümüzde bu iş kolunda çalışan işçilerin sorunları da çığ gibi büyümeye ve çözüm beklemeye devam ediyor. Büyük çoğunluğumuz için günlük yaşamın ve rutinlerimizin gerçekleşebilir olması, örneğin işe, okula, eve, hastaneye, alışverişe gidebilmek/dönebilmek ve sosyal ilişkilerimizi sürdürebilmek toplu ulaşım araçlarıyla mümkündür. Ancak genellikle bu hayati eylemlerimizin aracısı olan ulaşım işçilerinin karşı karşıya oldukları problemler ile içerisinde bulundukları koşullar gündeliğin olağan akışında toplumun neredeyse tamamı için göz ardı edilebilir durumdadır. Bu yazı, tam da bu nedenle, ulaşım işçilerini tanımak ve yaşadıkları problemleri dile getirerek çözüm üretilmesi yolunda bir katkı sunmayı amaçlamaktadır.

Türkiye’de son yıllarda özellikle büyük kentlerde hızlı nüfus artışı ve dış göçlerle toplu ulaşım ihtiyacının karşılanması ciddi bir soruna dönüşmüş ve bu ihtiyaca paralel olarak şehir içi ulaşım işini gerçekleştiren işçiler olarak otobüs şoförleri, metrobüs ve tramvay sürücüleri (vatman, makinist) ile bu araçların bakım ve onarımını yapan işçilerin iş yükleri katlanarak artmıştır. Günün büyük çoğunluğunu direksiyon başında geçiren otobüs şoförleri ile tramvay/metrobüs sürücülerinin yaşadıkları sorunlar, aldıkları sorumluluklar ve riskler göz önünde bulundurulup çalışma koşullarının ve ortamlarının iyileştirilmesi, şehir içi ulaşımın başta toplumsal fayda ve eşitlik olmak üzere sürdürülebilir hedeflerinin gerçekleşmesini sağlayacaktır.

Şehir içi toplu taşımayı yüksek taşıma kapasitesi, geniş ulaşım ağı ve ekonomik olması gibi nedenlerden dolayı gün içerisinde çok fazla kullanıyoruz. Bu taşıma faaliyetini gerçekleştiren otobüs şoförleri ve metrobüs/tramvay sürücüleri, her türlü coğrafi koşulda ve iklim şartlarında, belirlenen güzergâhta ve günün büyük bir bölümünde vardiyalı olarak çalışmaktadır. Resmi tatiller ve bayram günleri de dahil olmak üzere kesintisiz hizmet veren ulaşım işçileri, kaza ya da meslek hastalıklarına yol açan, sağlık problemlerini tetikleyen ve iş verimsizliğine neden olan çok sayıda risk faktörüyle karşı karşıyadır.

Kentlerle Birlikte Büyüyen Sorunlar

Şoförlerin ve tramvay/metrobüs sürücülerinin, çalışma hayatında karşılaştıkları sorunların başında; çalışma sürelerinin aşılması, işin stres faktörünün çeşitli meslek hastalıklarına sebep olması ve çalışanın sosyal hayatının diğer mesleklere nazaran daha olumsuz etkilenmesi, yapılan işin ve işçinin küçümsenmesi ve çalışma ortamının temel ihtiyaçları karşılamaktan uzak oluşu gelmektedir.

Vardiyalı olarak 05.00-01.00 arası günün büyük bölümünde çalışan hafta içi, hafta sonu, resmî tatiller ve bayramlarda aktif olarak çalışmak durumunda kalan şoförler için vardiyalı çalışma bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Bu çalışma biçiminin hem olumlu hem de olumsuz yönleri bulunmakla birlikte çalışma saatlerindeki esneklik sorun olmaktadır. Zaten fiziksel ve zihinsel yükü ağır olan bir işte, üstelik çalışma sürelerinin aşılması işçilerin yaşam koşullarını daha da ağırlaştırmaktadır.

Şehir içi toplu taşımada görev yapan şoförler, çalışma şekilleri sonucu kas iskelet sistemi sorunları yaşarken zihinsel olarak da büyük baskı ve yorgunlukla baş etmek zorunda bırakılıyor ve bu nedenle şoförlerin iş yükleri katlanarak artıyor. Toplu taşımanın güvenlikli bir şekilde yapılması için şoförlerin toplam iş yüklerine dikkat edilmesi ve fazla olan iş saatlerinin azaltılması gerekiyor.

Ulaşım İşçilerinin Sağlığı ve Güvenliği

Yaptıkları işin doğası gereği fiziksel olarak hareketsiz bir yaşamları olan otobüs ve metrobüs/tramvay sürücülerinin genç yaş ortalamasına rağmen, kalp damar hastalıkları, obezite, hipertansiyon, kronik yorgunluk, hemoroid ve ülser gibi hastalıklar başta olmak üzere pek çok hastalıkla karşı karşıya oldukları; strese neden olan araç trafiği, ses, gürültü vb. maruziyetlerin ise çalışma şartlarını daha da zorlaştırdığı, psikolojik sağlıklarını olumsuz etkilediği bilinmektedir.

Şoförlerin kaza yapmasına ya da meslek rahatsızlıklarına yakalanmasına yol açan risk faktörlerinin, fiziksel ve zihinsel çalışma koşullarının iyileştirilmesiyle azaltılması mümkündür. İşçinin aynı pozisyonda uzun sürelerle çalışması, bir süre sonra beden formunu ve esnekliğini kaybetmesine ve tekrar eden ağrıların ortaya çıkmasına neden olduğundan aşırı çalışma süreleri azaltılarak kol, bacak, boyun ve sırt ağrılarının önlenmesi mümkün olabilir.

Uzun çalışma saatleri, artan stres, düzensiz çalışma ortamı ve uygun olmayan çevresel faktörlerin neden olduğu sağlık problemlerinin önlenmesi ve toplam iş yüklerinin azaltılması için ergonomik analiz yöntemlerinin kullanılarak iş ve iş yeri düzenlemelerinin yapılması gerekmektedir.

Araç kullanmak; dikkat, algı, görsel motor entegrasyonu, hafıza ve karar alma gibi bir dizi bilişsel aktiviteyle gerçekleşir. Pek çok çevresel faktörün de etkili olduğu sürüş sırasında özellikle otobüs şoförlerinin ücret almak, yolcuya yardımcı olmak gibi ikincil görevlerinin de bulunması fiziksel ve zihinsel yorgunluğu tetiklemektedir. Verilen süreyi aşmadan zaman baskısı altında belirlenen rotayı tamamlamak için yoğun bir çabayla çalışan şoförler için dinlenme yerleri ve sürelerinin düzenlenmesi; yemek yeme, kişisel hijyen ve tuvalet ihtiyaçlarının karşılayabilecekleri alanların sağlanması; sosyalleşebilecekleri koşulların yaratılması hem işçinin sağlığı hem de yolculuk güvenliği için zorunluluktur.

Şoförlerin sürekli oturarak çalışması ve uygun olmayan çalışma duruşları nedeniyle kas- iskelet sistemi rahatsızlıklarının gelişmesi en yaygın sağlık problemlerindendir. Özellikle boyun ve sırt ağrılarından muzdarip olan çoğu şoförün sindirim sistemi problemleri de yaşadığı ve ülser gibi ciddi mide hastalıklarına yakalandığı belirlenmiştir. Bu problemlerin giderilmesi için; antropometrik ölçülere uygun koltuk, direksiyon ve kontrol paneli ve oturma yeri tasarımı yapılmalı, mola aralıkları iş yüküne bağlı olarak düzenlenmeli, zaman çizelgeleri doğru düzenlenmeli ve zaman baskısı azaltılmalı ve şoför çalışma alanı ergonomik açıdan yeniden düzenlenmelidir. Örneğin; ergonomik koltuklar kullanılarak şoförlerin boyun ve bel boşluğunun desteklenmesi, pedalların büyüklük ve eğiminin doğru ayarlanması, günlük çalışma saatlerinin en fazla 8 saat olması gerekmektedir.

Şoförlüğün Sadece "Erkek İşi" Olmadığını “Öğreniyoruz”!

Geleneksel alışkanlıklar ve kodlarla belirlenen toplumsal cinsiyet rollerine göre “erkek işi” olarak değerlendirilen şoförlüğün artık toplumda kadınların da yaptığı bir iş olarak kabul gördüğünü, bu algının yıkılmasının kadınların çabasıyla gerçekleştiğini görüyoruz. Ancak bu mesleği yapan kadınların diğer işlerde olduğu gibi süregelen problemlerini de konuşmamız gerekiyor.

Kendilerine hiçbir pozitif ayrımcılık yapılmadığını, meslektaşları erkeklerle aynı işleri yaptıklarını dile getiren kadın şoförler; araçların ergonomik olmamasını, trafikte diğer sürücüler tarafından şiddet ve tacize maruz kaldıklarını, çalışma ortamında kendilerine ayrılmış özel dinlenme ile yeme-içme yeri ve tuvaletin olmamasını acil çözülmesi gereken sorunlar olarak dile getiriyorlar. Ayrıca kadın otobüs şoförleri ve metrobüs sürücülerinin ev işleri, hasta, çocuk ve yaşlı bakımı  “doğal” kabul edilen sorumlulukları ve erkeklerin bu işleri paylaşmaması da kadınları çifte yüke maruz bırakmaktadır.

Sonuç olarak, gündelik yaşamımızın yeniden üreticisi konumundaki işçilerin, yaptıkları işin doğal uzantısı ya da aracı olarak görülmesi, yeterli değer ve takdiri maddi ve manevi olarak hem işveren hem de toplum tarafından görmemesi, işçinin yaptığı iş kadar kendisini de değersiz ve önemsiz hissetmesine neden olmaktadır. Ulaşım işçileri özelinde söyleyebiliriz ki, insana yakışır iş ve yaşam koşulları herkesin hakkıdır ve onların sorunlarının farkında olmak çözümün parçası da olmak demektir.